Süt Ürünlerinde Kullanılan Katkı Maddeleri

14771 kez okundu

5 yıl önce eklendi

Ana Sayfa » Makale-Yöntem » Mikrobiyolojik Analiz» Süt Ürünlerinde Kullanılan Katkı Maddeleri

 
 
1- ASESÜLFAM POTASYUM (ASESÜLFAM-K) E950: Düşük kalorili bir tatlandırıcı. Şekerden tam 130 kat tatlı ama kalorisi düşük. Şekere yakın bir tatlılıkta ama çok kullanılırsa ağızda metalik bir tat da bırakmakta. Genellikle aspartamla birlikte kullanılır. Süt ve süt ürünlerinde, diyet ürünlerde, meyveli yoğurtlar, hazır tatlılar ve pudinglerde kullanılmakta. Yenmesi uygun mu? Hayır. Yapılan fare deneylerinde uzun ve çok miktarlarda kullanımın göğüs ve organ tümörlerine, akciğer ve solunum yolu hastalıklarına sebep olduğu. Kısa süreli ama çok miktarda kullanımda metal bulanıklık baş ağrısı ve depresyona yol açtığı tespit edilmiş.

 
2- ANNATTO E160b : Tropik bir ağaç olan bixa orellanonun tohumlarından elde edilen bir katkı maddesidir. Renk ve aroma amaçlı olarak kullanılır. Gıdalarda sarı ve turuncu tonlarını oluşturmak üzere özellikle KURKUMİN’le karıştırılarak kullanılır. Peynir renklendiricisi de denir. Özellikle çedar, kaşar ve eritme peynirlerde kullanılır. Ayrıca tereyağlarda, margarinlerde, peynir kaplı çerezlerde, dondurma ve kahvaltılık gevreklerde, diğer süt ürünlerinde de bolca kullanılmakta. Annatto doğal olmayan bir renk verici. ve Yapılan çalışmalar baş ağrısı, huzursuzluk, gerginlik yaptığını, alerjik çeşitli reaksiyonlara sebep olduğunu, deri döküntüleri ve sindirim sistemi rahatsızlıkları yaptığını ortaya koymuştur.

 
3- CARMİNE E120: Dactylopius Coccus böceğinden elde edilen gıda ürünlerine kırmızı, kahve, pembe renk veren katkı maddesidir. Böceğin yumurta ve vücudundan elde edilir. Sinek kovucu olarak da kullanılır. Gıda maddelerinde maalesef hemen her yerde kullanılmaktadır. Bolca süt ve süt ürünlerinde, gazlı içeceklerde, meyveli yoğurtlarda, tatlılar pudinglerde, reçel bisküvi ve keklerde, sucuk, salam, sosis gibi et ürünlerinde, eritme peynirlerinde, cipslerde, çerezlerde, şekerleme ve çikolatalarda. Liste uzayıp gidiyor. Bu katkı maddesini elde etmek için böcekler önce canlı canlı ya sıcak suya, ya fırına ya da güneşe bırakılarak kurutuyor sonra eziliyor. Her işlemde farklı renk tonu ayarlanabiliyor. Astım, alerjik rinit, deri döküntüleri hatta anaflaktik şok bile yapabiliyor. Din gruplarınca ve vegan beslenme sistemini tercih edenlerce yenmesi uygun değil.

4- CARRAGEENAN (Karagenon) E407:
Bu kırmızı deniz yosunundan elde edilen bir çeşit kıvam arttırıcıdır. İçine katıldığı ürünün akışkanlığını kıvamını düzenler. Jelleştirici olarak kullanılmaktadır. Yoğurtlarda, peynirlerde, puding ve dondurmalarda başta olmak üzere pek çok gıda ürününde kullanılır. Çok fazla maruz kalındığında vücutta mikropsuz yangıya sebep olmaktadır. Ayrıca kalp damar hastalıklarına, diyabet ve kansere, romatoid artrite sebep olabilmektedir.

5- SİTRİK ASİT E330 :
Limon asiti, limon tuzu olarak da bilinir. En masum katkı maddesidir. Peynir üretiminin yanı sıra hemen hemen tüm gıda sanayinde kullanılır. Tüm paketli gıdada tat vermek için kullanılan sitrik asit oldukça masum görünmektedir. Tespit edilmiş kesin bir zararı olmamakla birlikte genetiği değiştirilmiş mısır şurubundan elde edildiği için, mısır şurubunun tüm zararlarının sitrik asitte de olabileceği yazılmaktadır.

 6- MONOGLİSERİTLER VE DİGLİSERİTLER E470-477: Süt ve süt ürünlerinde kullanılan bu katkı maddelerinin amacı karışımı kolaylaştırmak, homojenlik ve stabilizasyondur. En çok yoğurtlarda, kremalarda, tereyağı, margarin ve peynirlerde, dondurma ve sütlü tatlılarda kullanılır. Bitki ve hayvan kökenli yağlardan elde edilir. Aynı trans yağlar gibi öyle bir ısıl işlem görür ki sonunda molekülleri bile değişir. Nasıl transyağlar damarları tıkayıp çeşitli kalp ve damar hastalıklarına yol açıyorsa aynı zararlara sebep olmaktadır. Ayrıca hangi hayvanlardan elde edildiği meçhul olduğu için çeşitli din gruplarınca, vejeteryanlar ve veganlarca yenilmesi uygun olmayabilmektedir.

7- FRUKTOZ:
Mısırdan elde edilen yapay tatlandırıcı basit şekerdir. Fruktoz sık sık sağlık sorunlarına yol açabildiği belirtilen şekerdir. Öyle ki früktozun alkol ürünlerinin vücutta yol açtığı hasarın bir benzerine sebep olduğu bildirilmektedir. Bunun yanında insan karaciğeri devamlı olarak früktozu yağa çevirdiğinden metabolik sendrom riskini arttırır. Hemen hemen her gıdada en çok süt ürünleri ve fırıncılıkta kullanılan früktozun obesiteye, kalp hastalıklarına, karaciğer bozukluklarına ve yüksek tansiyona sebep olduğu artık ispatlanmıştır.

 
8- POLİSORBAT 80 : Non iyonik emülgatör. Kıvam arttırır, köpük önler, stabilizatördür. Sentetik aroma verir. Bitkisel ve hayvansal yağlardan elde edilir. Gıda ve kozmetikte kullanılmaktadır. Hayvan deneylerinde kısırlığa sebep olduğu, yumurtayı bozduğu, ayrıca inme ve kalp krizi riskini arttırdığı saptanmıştır. Ayrıca kanseri tetiklediği ileri sürülmektedir. Hayvansal yağlardan da elde edildiği için din gruplarınca ve vegan beslenme sistemini tercih edenlerce sakıncalı olabilmektedir.

9- SELÜLOZ:
Bitkilerde hücre yapısının büyük bölümünü oluşturan kağıt, yapay ipek ve patlayıcı maddelerin yapımında kullanılan bir karbonhidrattır. Bitkilerin ham lifidir. Daha çok sanayide kullanılır. Gıda sektöründe peynirde kullanılmaktadır. Peynir kalıplarının birbirine yapışmasını önler. Gıda ürünü olarak asla kullanılamaz.

10- SUKRALOZ E955: Şekerden 600 defa daha tatlı olan suni tatlandırıcıdır. Kalorisiz olduğu için diyet yapanlarca tercih edilmekte hatta gönüllü olarak eczanelerde satılmaktadır. Ancak diyabetin ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca faydalı bağırsak mikroplarını öldürür. İltihaplı bağırsak hastalıklarına yol açar. Kanseri migreni tetikler. Kişinin beyin berraklığını yitirmesine sebep olur. Kimyasal yapısı bakımından bir böcek ilacı olan DDT ye benzeyen sukralozun klorlamaya, ozona ve UV’ye, hatta mikroplarla parçalanmaya dirençli olması sebebiyle tam bir çevre kirleticisi olduğu söylenebilir. Aromalı, gazlı gazsız içeceklerde, süt ürünlerinde, tatlılarda, sakız ve dondurmalarda, çerez ve atıştırmalıklarda, soslar, ketçaplar, fırıncılık ürünlerinde, diyet ürünlerde kullanılmaktadır.

11- SÜT PROTEİNİ KONSANTRESİ: Süt ürünlerinin kendisinde süt proteinin konsantresinin ne işi var diye şaşırmayın amaç maliyetleri kısmak elbette. Bu aslında üreticinin ucuza kaçıp çokça para kazanma stratejisinden başka bir şey değil. Süt yerine süt proteini koyarak daha kıvamlı yoğurt, tatlı, peynir hatta süt yapabiliyorlar. Yani yine işlem görmüş proses geçirmiş ürünle bizi kandırıyorlar.
 
Hemen panik yapmaya gerek yok, neyse ki doğalı var, güvenli olanı var,bitkisel gıdaları koruyan DiaNatura Base var. Diatek tarafından üretilen Dia Natura Base ürününü ürünlerinizi korumada ve raf ömürlerini uzatmada rahatlıkla kullanabilirsiniz. (Dia Natura Base hakkında bilgi için TIKLAYINIZ)