Deli Bal Zehirlenmesi

23131 kez okundu

14 yıl önce eklendi

Ana Sayfa » Makale-Yöntem » Diğer Ürünler» Deli Bal Zehirlenmesi

Rhododendron türü bitkilerin çiçeklerinden beslenen arılar tarafından oluşturulan balın yenmesiyle meydana gelen bal zehirlenmesine Rhododendron zehirlenmesi, deli bal zehirlenmesi veya grayanotoksin zehirlenmesi adı verilir. Bugüne kadar bildirilen vakaların çoğu Türkiye’den ve hemen tamamı da Karadeniz yöresinden bildirilmiştir. Dünyada ise en çok Nepal, Japonya, Birleşik Devletler, Kanada’nın batısı ve Brezilya’dan olgular bildirilmiştir. Toksin ihtiva eden türler arasında Türkiye’de özellikle Doğu Karadeniz’in dağlık kesiminde, en çok Rhododendron ponticum ve Rhododendron flavum türü bulunur. R. Ponticum mor renkli güzel çiçeklere sahiptir ve halk arasında orman gülü olarak bilinir. Zehirlenmeye, R. Ponticum’da bulunan grayanotoksin adlı birçok formu olan bir toksin neden olur. Bu sendroma yol açan ise grayanotoksin 1 veya diğer adıyla andromedotoksindir. Ülkemizde özellikle Karadeniz Bölgesi’nde üretilmekte olan ve şifalı bal olarak da bilinen bu balda yüksek konsantrasyonda andromedotoksin olduğu bilinmektedir. Özellikle kardiyovasküler etkileri ile önem kazanan bu nadir gıda zehirlenmesi türü, işlem görmemiş ve doğrudan üreticiden alınan balların yenilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Klinik bulgular alınan miktarla ilişkili olmakla birlikte hayatı tehdit edici tablolara neden olabilmektedir.

Deli Balın Özellikleri: Zehirli bal kahverengi renkte ve geç şekerlenme özelliğine sahiptir. Kaynatılırsa ve uzun süre bekletilirse toksisitesi kaybolur. Bu nedenle zehirlenmeler taze balla ortaya çıkmaktadır. Halk arasında bu tür balların sütle kaynatılıp köpüğü alınmak suretiyle zehirsiz hale geleceği yaygın bir inanıştır. Bu bal ülkemizde, halk arasında deli bal, tutar bal veya acı bal olarak bilinir.

Toksik etki balın grayanotoksin ihtiva etmesinden kaynaklanır. Arılar tarafından Rhododendron türü bitkilerden alınan bu maddeler, organizmalarında detoksifiye edilemediğinden, doğrudan bala karışarak zehirlenmelere yol açar. Grayanotoksinler, hücre membranlarındaki sodyum kanallarına bağlanarak toksik etkilerini gösterirler.

Hastalığın Ortaya Çıkışı ve Belirtileri: Toksik maddeyi taşıyan Rhododendron ailesi üyelerinde bitkinin tüm parçaları toksiktir. Rhododendron nektarı, çiçekler ve yapraklar da insan için toksik olmakla beraber, zehirlenme çoğunlukla grayanotoksin ile kontamine balın yenmesiyle ortaya çıkar.

Bitkinin yapraklarını yiyen geviş getiren çiftlik hayvanlarında ve kuşlarda da toksik etkiler gözlenmiştir. Bu nedenle bu bitkinin kuzu katili, dana katili gibi yerel isimleri de mevcuttur. Rhododendron zehirlenmesinin hayvanlarda klinik bulgusu, gastrointestinal sistem irritasyonu, kardiyak aritmiler ve nörolojik belirtilerdir.

Çoğunlukla öldürücü olmayan andromedotoksin akut zehirlenmelerinde belirtiler, yenilen bal miktarına göre ortaya çıkar. Belirtiler 50 g balın yenilmesinden bir iki saat sonra ortaya çıkar ve zehirlenme ciddi değilse 12-24 saat içinde düzelir.

Andromedotoksinler özellikle dolaşım, solunum, sindirim ve santral sinir sistemini etkiler. Andromedotoksin düşük dozlarda, kalpte kolinerjik etkilerle bradikardi ve hipotansiyon yaparken, yüksek dozlarda taşikardi ve hipertansiyon oluşturur. Solunum sisteminde ise düşük dozlarda düzensizlik ve derinlikte azalma, yüksek dozlarda ise solunum hızlanması ve nihayet solunum depresyonu yapar. Balı yiyen kişide cilt ve boğazda yanma hissi, ağız ve burunda kaşınma, deride ve gözlerde kızarıklık, vertigo ve baş ağrısı, bulantı, kusma, salivasyon, kramp tarzı karın ağrısı, idrar ve gaita kaçırma, gastroenterit, kesiklik hissi, halsizlik, görme bulanıklığı veya geçici körlük, malaryayı andıran ateş nöbetleri, derin bradikardi, hipotansiyon veya kollaps, hipereksitabilite, delirium hatta koma dikkati çeker.

Akut hayatı tehdit eden bradikardi, kusma, ishal ve delirium gibi klinik bulguların varlığında bal yeme öyküsü sorgulanmalıdır. Kesin teşhiste kromatografi en önemli metoddur, ancak her yerde yapılmadığı için diğer metodlara başvurulur. Toksik bal örneği sonda ile kobay midesine verilir; bal toksik ise yaklaşık bir saat içinde toksisite ortaya çıkar. Balda çiçek tozu aranması diğer bir metoddur.

Kimyasal muayenede ise bal önce kloroform ile ekstre edilir, kloroform ekstratının uçurulmasından sonra sarı-pembe renkli bir artık kalır. Bir miktar asit eklenerek ısıtılır. Eğer bal zehirli ise koyu renk oluşur ve otuz dakika içinde koyu kahverengine dönüşür. Analiz yapılan bal nontoksik ise oluşan renk, sarı-kahverengidir.

Hastalığın Tedavisi: Ağır olmayan olgularda belirtiler bir tedaviye gerek olmadan 12-24 saat içinde kaybolmaktadır. Fazla miktarda bal yenmesi sonucu görülen ciddi zehirlenmelerde ise tedavi supportif ve semptomatiktir. Zehirin gastrointestinal sistemden uzaklaştırılması, gastrik lavaj veya kusturma ve purgatif verilmesiyle sağlanır. Gerekli hallerde sıvı elektrolit kayıpları damar yoluyla (IV) giderilmeye çalışılır. Atropin, refleks hipotansiyon, bradikardi ve salivasyon kontrolünde faydalıdır. Ciddi durumlarda IV verilebileceği gibi dört saatte bir 1-2 mg derialtı da uygulanabilir.

Hipereksitabilite ve delirium halleri için sedatifler, klorpromazin 25-50 mg intramusküler uygulanabilir. Siyanoz varsa O2 tedavisi, solunum depresyonu gelişmiş ise mekanik ventilasyon tedavisi gerekebilir. Derin hipotansiyon varsa sempatomimetikler denenebilir, ancak bu konuda çok dikkatli davranılmalıdır

Sonuç: Deli bal intoksikasyonu olgularının çok azının yoğun bakım ünitesi koşullarında monitörizasyon
ve tedavi gereksinimi olmasına rağmen, dahiliye servislerinde tedavi edilen olguların hastanede yatış süresinin ortalama iki üç gün olması, iş gücü kaybı ve yatak işgali açısından da önemini arttırmaktadır. Andromedotoksin; hipereksitabilite, düşük dozlarda, kalpte kolinerjik etkilerle bradikardi ve hipotansiyon, yüksek dozlarda sürrenal medulladan epinefrin salgılatarak taşikardi ve hipertansiyon ve ayrıca digoksin zehirlenmesine benzer her tür ritm bozukluğu oluşturabilir. Solunum sisteminde ise; düşük dozlarda düzensizlik ve derinlikte azalma, yüksek dozlarda ise solunum hızlanması ve nihayet solunum depresyonu yapmasından dolayı deli bal zehirlenmesinin özellikle ülkemizde, böylesi olgularda ayırıcı tanıda hatırlanması ve tedavisinin bilinmesi önemlidir.

Sonuç olarak, bulantı-kusma ile başvuran ve kendisinde ya da aile bireylerinde kardiyovasküler hastalık öyküsü olmayan hastalarda, semptomatik bradikardi, hipotansiyon veya AV blok tesbit edilmişse, etiyolojide deli bal zehirlenmesi ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır ve hastalar en az 24–48 saat takip edilmelidir.