Beyaz Etin Sağlığımıza Faydaları

20770 kez okundu

11 yıl önce eklendi

Ana Sayfa » Makale-Yöntem » Mikrobiyolojik Analiz» Beyaz Etin Sağlığımıza Faydaları

Sağlıklı bir vücut için, en önemli etken yeterli ve dengeli yani, sağlıklı beslenmektir. Yeterli ve dengeli beslenmek için makro besin öğeleri olan karbonhidrat, protein ve yağlar ile mikro besin öğeleri olan vitaminler, mineraller ve suyun yiyecekler yoluyla vücudun ihtiyacı kadar alınması gereklidir. Günlük harcadığımız enerjinin ortalama %12-20 sinin proteinlerden karşılanması gerekir. İhtiyacımız olan proteinin de en az yarısının hayvansal kaynaklı yani iyi kalite proteinlerden karşılanması sağlıklı ve dengeli beslenmenin en önemli unsurudur.

Ülkemizde beyaz et denildiğinde, başta tavuk eti ve balık olmak üzere, son yıllarda  üretim ve tüketim potansiyeli olarak üst sıralarda yer alan hindi eti olmak üzere bıldırcın, kaz, ördek, vb kanatlı kümes hayvanları akla gelmektedir. 
Sağlıklı beslenme açısından beyaz et; kaliteli protein, düşük yağ ve vitamin-mineral içeriği nedeniyle son derece iyi bir kaynaktır. Süt ve süt ürünleri olan hayvansal protein kaynakları beslenmemizde önemli yer tutar ve vücudun kısa zamanlı protein yetersizliklerini giderebilir. Ancak uzun zaman protein alınmazsa, yıkılan hücreler yenilenemezler. Bu sebeple, vücudumuzda proteinlerin oluşması yiyeceklerimizdeki protein oranına bağlıdır.
 

 
Peki protein, vücudumuz için neden bu kadar önemli bir role sahiptir? Çünkü protein, hücre yapısının temel organik maddesidir. Proteinsiz yaşam olmaz. Protein hücre yapımı ve çalışması için kullanılır. İşte bu yüzden protein; büyüme, gelişme, sağlıklı yaşama ve zeka gelişimi gibi insan hayatıyla ilgili her türlü olayda rol oynar.
 
Tavuk Eti
 
Tavuk eti yüksek derecede biyolojik değere sahiptir. Kolay sindirilebilir özellikte olan tavuk etleri, yüksek kalitedeki protein elzem aminoasitlerini, elzem yağ asitlerini diğer etlerle aynı oranlarda içerir. Tavuk eti aynı zamanda B grubu vitaminlerinin ve demirinde iyi bir kaynağıdır. Enerji değerinin düşük olması, liflerinin kısalığından dolayı kolay çiğnenebilir ve kolay sindirilebilir olması nedeni ile tavuk etleri, çocuk ve yaşlıların beslenmeleri dahil tüm yaş grupları için birçok özel diyette yer alabilecek özelliktedir.
 

 
Kanatlı etleri özellikle de tavuk eti dünyada beslenmede önemli yeri olan et grupları içerisinde en çok kabul görenlerden birisidir ve proteinin en önemli kaynağıdır.
 
Tavuk etlerinin enerji içeriği de diğer etlere kıyasla düşük olur. Beslenmemizde yağlar enerjimizin önemli bir kaynağını oluşturur. Yağlar doymuş ve doymamış olarak ikiye ayrılır ve her iki türün de kandaki kolesterol seviyesi üzerine değişik etkileri vardır. Tavuk, balık gibi beyaz etlerin içerdikleri yağlar dışındaki hayvansal yağların çoğu doymuştur ve kolesterol düzeyini artırır. Günümüzde ölüm nedenlerinin başında gelen koroner kalp hastalıklarından korunmanın en önemli yolu doymuş yağ asitlerince zengin yağların tüketiminden kaçınmaktır.
 
İşte tavuk eti içerdiği doymamış yağ asitlerince zengin yağlarla koroner kalp hastalıklarının oluşumunda risk grubunu oluşturan kırmızı etlerden farklı önemli bir özellik gösterir.
 
Balık Eti
 
Herkes için yararlı olan A, B ve D vitaminleri bol miktarda bulunmaktadır. İçerdiği koruyucu yağ asidi ile kalp hastalarının sofralarından hiçbir zaman eksik etmemesi gereken bir besin kaynağıdır.
 

 
Ayrıca balık eti, kırmızı ete oranla daha az yağlıdır ve bazı özel yağ asitleri içermektedir. EPA ve DHA adı verilen bu özel asitler; et, süt, peynir gibi diğer besinlerde bulunmamaktadır. Bu asitler kanın pıhtılaşmasını önler. Atardamarın tıkanmasını önler. Bu yüzden kalp krizi ve felç riskini azaltır. Ayrıca tansiyonu da düşürür. Balık etini, şeker hastalarının daha çok yemesi gerektiği öngörülür. Çünkü bu tip rahatsızlığı olanlar kalp ve felç gibi risklerden daha çok etkilenmektedirler.
 
Balığın kılçığındaki yüksek oranda kalsiyum ve fosfor kemik sağlığı için çok önemlidir. Ayrıca, balık etinde bulunan omega 3 yağ asitleri, zeka gelişiminde önemli bir yer tutar.
 
Hindi Eti
 
Tüketilen etler arasında yağı en düşük olanlardan biri hindi etidir. Hindi etinde bolca bulunan B vitaminlerinin birçok yararı söz konusudur. Örneğin; karbonhidratları enerjiye çeviren B3 vitamini (Niasin), özellikle sinir sistemi işlevleri ve sindirim için son derece faydalıdır. Hindi eti aynı zamanda B12 vitamini açısından da zengindir. B12 vitamini alyuvar yapımındaki faydasıyla, kansızlığın önlenmesi ve hücre gelişimi için gereklidir. Hindi etinde bulunan başlıca minerallerden çinko; bağışıklık sistemi, yaraların iyileşmesi, vücudun yağ, protein ve karbonhidratları sindirmesi için son derece önemli bir mineraldir. Hindi etinde aynı zamanda fosfor, potasyum, magnezyum ve hindinin siyah etinde önemli miktarda demir bulunur.
 

 
Hindide bulunan az miktardaki selenyum, insan sağlığı için çok önemli  bir koruyucu mineraldir. Tiroit hormon metabolizmasında, antioksidan savunma sisteminde ve bağışıklık işlevlerinde rol oynar.
 
Hindi protein açısından da son derece zengindir. Bütün temel aminoasitleri içerdiği için, vücut gereksinimlerini en iyi biçimde sağlar.

Ayrıca hindi eti, içerdiği lifler sebebiyle hazmı kolaylaştırır. Yaşlanmaya karşı da direnç oluşturmaktadır.
 
Beyaz Et Tüketiminde Tüketici Bilinci
 
Yukarıda saydığımız nedenlerden de anlaşıldığı gibi beyaz et, sağlığımız üzerine büyük yararlar sağlamaktadır. Bu sebeple haftada 2-3 kez tüketilmesi önerilmektedir. Ancak, buradaki diğer önemli husus ise, beyaz et tüketiminde dikkat edilmesi gerekenlerdir. Sağlıklı bir yaşam için, eti tüketmek kadar, tüketicinin bilinçli olması da çok önemlidir.
 
Tüketicinin bilinçli olması gereken noktalar da aşağıdaki gibi özetlenebilir:

•Beyaz et, tüm et ürünleri gibi, uygun koşullar altında korunmadığı zaman, çok çabuk bozulabilir. O nedenle, ürünlerin satış noktalarına hangi koşullarda ulaştırıldığı ve satıldığı yerdeki saklama koşulları son derece önemlidir.
 
•Gıda maddesinin, üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar yaptığı yolculuğun tüm aşamalarında, sağlıklı ve hijyenik koşullarda korunmasını sağlayan uygun ısı ve ortamlarda tutulması “soğuk zincir” olarak adlandırılmaktadır. Soğuk zincirin herhangi bir halkasındaki kırılma; ette istenmeyen organizmaların üremesine, dolayısıyla etin içindeki yararlı maddelerin etkisini yitirmesine ve hatta sağlığa zararlı hale dönüşmesine neden olmaktadır. Bu yüzden tüketicilerin de özenli olması, kilit noktayı oluşturmaktadır.

Tüm bunlara ek olarak beyaz eti, buzdolabında saklarken ve pişirirken özen göstermek gerekmektedir.
 

 
Bu konuda dikkat edilmesi gereken noktalar da aşağıdaki gibi sıralanabilir:
 
•Ürünler, buzdolabında (0 - +4 °C) son kullanma tarihine kadar saklanabilir.
 
•Son kullanma tarihinden önce konmak kaydıyla, beyaz et derin dondurucuda (-18 °C) altı ay süreyle saklanabilir.
 
•Donmuş ürünler açıkta değil, buzdolabında çözdürülmelidir.
 
•Donmuş bir ürün çözdürüldükten sonra, kesinlikle yeniden dondurulmamalıdır.
 
•Beyaz et kesilecekse, ahşap et tahtası değil, mermer tezgâh  ya da plastik türevlerinden yapılmış kesme blokları veya plakaları kullanmak daha doğrudur.
 
•Kırmızı ve beyaz etler için kesinlikle ayrı ayrı kesme blokları kullanılmalıdır.
 
•Tezgahınızı, et kestiğiniz bıçakları ve tahtaları, lavabonuzu, eti koyduğunuz diğer yerleri ve ellerinizi; yemek pişirmeye başlamadan önce sabunlu ve sıcak su ile yıkamaya özen gösterilmelidir.
 
Beyaz et ile ilgili yapacağınız tüm mikrobiyolojik analizlerde DiaTek tarafından hazırlanan Hazır besiyerlerini güvenle kullanabilirsiniz.